Bir Mimarın Bakışıyla İzmir Orman Yangınları...
İklim krizinin derinleşmesiyle birlikte orman yangınları özellikle Akdeniz iklim kuşağında yer alan şehirlerimiz için hayati bir tehdit haline gelmiştir.
Birleşmiş Milletler Çevre Programı’nın araştırması dünyada büyük orman yangınlarının 2030’a kadar %14, 2050’ye kadar %30 ve 2100’e kadar %50 artacağını gösteriyor.
Ormanlık alanlarda ve yakınlarında doğa ile iç içe bir ev sahip olmak birçok insanın hayali ama kontrolsüz ve dağınık yapılaşma orman yangınlarında insan faktörünü artırıyor.
İklim değişikliğiyle birlikte artarak devam eden orman yangınlarına karşı insanların ormanlık alanlara müdahalesini azaltılması gerekiyor ama tam tersine ormanlık alanlarda yapılaşma artıyor.
Bu hızlı yapılaşma enerji hatlarının ormanların içinden ya da yakınlarından geçmesine neden oluyor. Daha çok elektrik hattı ise olası arıza ve bakım eksikliklerinde daha çok yangın riski oluşturuyor.
Artan orman yangınlarına karşı sadece Türkiye’de değil küresel çapta mimari yaklaşımlarda değişime gitmemiz gerektiğini gösteriyor.
İzmir gibi doğa ile iç içe, kıyı ve orman alanlarıyla bütünleşmiş kentlerde çıkan orman yangınları sadece ekosistemleri değil, kentsel yerleşimleri de doğrudan etkiliyor.
İzmir’de yaşanan orman yangınlardan mimari açıdan da çıkarılacak dersler var.
Bu bağlamda mimarlık sadece estetik ya da fonksiyonel değil aynı zamanda afetlere karşı dirençli yaşam alanlarının tasarım sorumluluğunu da taşıdığını gösteriyor.
ORMAN YANGINLARI VE KENTSEL YAYILMA İLİŞKİSİ:
İzmir’in kuzey ve güney akslarında hızla gelişen banliyöleşme, ormanla yerleşim alanlarını iç içe geçirmiştir.
Bu durum özellikle ORMAN/KENT ARAYÜZ alanlarında yangının konutlara sıçrama riskini artıyor.
Mimarlar olarak, bu geçiş zonlarında yapılacak her yeni yapının yangın risk analizi çerçevesinde değerlendirilmesi gerekir.
YANGINA DAYANIKLI MALZEME KULLANIMI:
Geleneksel mimari taş, kerpiç ve kiremit gibi yangına dayanıklı malzemelere yönelmişti. Modern mimarlıkta ise bu bilgi büyük oranda göz ardı edildi.
Oysa ORMAN/KENT ARAYÜZ bölgelerinde yapı cephelerinde A1 sınıfı yanmaz malzeme (kompakt laminat, taş kaplama, özel seramikler), çatılarda metal ya da kiremit kaplama kullanılmalıdır.
Pencerelerde ise ısıya dayanıklı camlar, dışa açılan panjurlar kullanılmalıdır.
PLANLAMA DÜZEYİNDE ÖNLEMLER:
Yangın sadece bir yapı ölçeğinde değil, planlama ölçeğinde de ele alınmalıdır.
Yerel yönetimler imar planlarında yangın koridorları (doğal koridorlar, ağaçsız şeritler) toplanma alanları, tahliye yolları ve düşük yoğunluklu yapılaşma bantları gibi tasarım ilkelerini entegre etmelidir.
Mimarlar olarak bu süreçlerde aktif rol alarak, sadece bina değil, afet senaryosu temelli kentsel önerilen geliştirmeliyiz.
PEYZAJ VE BİTKİLENDİRME STRATEJİLERİ:
Her mimari proje sadece yapıdan ibaret değildir. Peyzaj da bir koruyucu katmandır. Yangına dayanıklı bitki türleri kullanmak, kuru ot ve reçineli ağaçlardan kaçınmak çevresel riskleri azaltır.
Ayrıca bina çevresinde 3-5 metrelik çıplak toprak bantlar (fire buffer zones), otomatik sulama sistemleri, yangın sensörlü peyzaj aydınlatmaları da riski azaltıcı mimari detaylar arasında yer alır.
YENİDEN İNŞA VE TOPLUMSAL HAFIZA:
Bir yangın sonrası yıkılan mahallelerde mimarlığın rolü sadece fiziki değil, toplumsal iyileşme süreci üzerindedir.
Bu noktada yerel kimliğe saygılı yeniden inşa projeleri, kamusal alanların artırılması, yangına karşı eğitici kamusal alanların (örneğin yangın müzeleri veya afet farkındalık merkezleri) tasarımı mimarın topluma katkı sunduğu alanlardır.
Bir mimar olarak görevimiz sadece yapı tasarlamak değil, yaşamı koruyan, doğayla uyumlu ve afetlere karşı dirençli sistemler geliştirmektir.
İzmir özelinde yangınla mimari arasındaki ilişki artık kaçınılmaz bir gündemdir.
Bu ilişkiyi görmezden gelmeden, bilimsel veriler ışığında, yerel ihtiyaçlarla harmanlanmış ve etik sorumluluğu olan bir mimarlık yaklaşımını savunmalıyız.
Yazan: Mimar Şenol Şimşek
Şenol Şimşek hakkında:
1991 yılında Mimar Sinan Üniversitesi’nde mimarlık eğitimine başladı.
Öğrenciliği sırasında Bursa ve İstanbul’da başlayan çalışma hayatı, 1998 yılındaki mezuniyetin ardından birçok mimarlık ve içmimarlık ofisinde devam etti.
2000 yılında Bursa’da SSM Mimarlık Ofisi’ni kurdu. Ulusal ölçekli yarışmalarda, mimarlık kongre ve etkinliklerinde jüri üyeliği, danışman üyeliği yaptı ve organizasyon ekibi içinde yer aldı.
2004-2006 ile 2006-2008 yılları arasında Mimarlar Odası Bursa Şubesi Yönetim Kurulu Üyeliği, 2008-2010 yılları arasında Yönetim Kurulu Başkanlığı yaptı.
Katıldığı proje yarışmalarında birincilik ve üçüncülük ödülleri kazandı.
Uludağ Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde proje yürütücülüğü yaptı.
İstanbul Serbest Mimarlar Derneği (İSMD), İnşaat Müteahhitleri Sanayici ve İş İnsanları Derneği (İMSİAD) üyesi olan Şimşek, İstanbul, Bursa ve ABD’de Boston ofislerinde mimarlık hizmetlerine devam etmektedir.