Ronabar, kendisini babaannesinin büyüttüğünü belirterek, “Babaannem çok değerli bir insandı. Sanıyorum üzerimdeki etkisi çok büyük. Biraz da yalnız bir çocuktum. Yaşlı ve bilge bir ruhla, 11 yaşına kadar yalnız büyüyen bir çocuktum. Hikâyeler dinleyerek büyüdüm,” dedi.
“Babaannemin hayatı Cumhuriyet’in hikayesiydi”
Babaannesinin hayatının kendisi için bir ilham kaynağı olduğunu da vurgulayan ünlü oyuncu,
“Hepimizin babaannesi, anneannesi, dedesi aslında Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş hikayesinin bir parçası. Beni bu yola çıkaran da buydu; babaannemin hikâyesini anlatabilmek, yazabilmek, çekebilmek ve oynayabilmek. Çünkü o, Cumhuriyet’ten önce doğmuş, Cumhuriyet’i görmüş, onun nimetlerinden faydalanmış biriydi. Cumhuriyetin ilk yıllarında yaşanan zorlukları bilen, bu değerlere sahip çıkan ve şükreden bir insandı. Beni de bu değerlerle büyüttü.” diye konuştu.
“Keşke babaannemi kamera kaydına alabilseydim”
Ronabar, en büyük pişmanlığının babaannesini kamera kaydına alamamak olduğunu belirterek
“17 yaşındayken babaannemi kaybettim. En büyük pişmanlığım, onu kamera kaydına alamamak. Eğer çekebilseydim, Türk Tarih Kurumu’na götürmek isterdim. Keşke böyle bir proje olsa, hepimiz annemizi, babamızı, dedemizi, yani sözlü tarih mirasımızı kayıt altına alabilsek.” diyerek duygulandırdı.
“Geçmişimizi unutturup insanları prototip hale getiriyorlar”
Küreselleşmenin etkilerine de değinen oyuncu, “Bugün küreselleşme çok sert bir şekilde işliyor. Geçmişi unutturup insanları prototip bir hale getirmeye zorluyorlar. Bu yüzden geçmişimizi unutmamamız, onu korumamız çok önemli,” diyerek sözlerini tamamladı.