Page 54 - BI MAGAZIN SAYI 8
P. 54
54
Tunacan
TUNA
BABASI AŞKIN TUNA GIBI TÜRK MÜZIĞININ UNUTULMAZ BIR ISMININ
OĞLU OLARAK DÜNYAYA GELEN TUNACAN TUNA, SADECE MÜZIKAL
SOYADINA DEĞIL, KENDI EMEĞI VE SÖZLERINE DE GÜVENIYOR.
Tunacan, müzikle ilk temasın ne zaman oldu? Babandan mı ilham aldın, yoksa bu yolculuk tamamen
senin içinden mi doğdu?
Babam Aşkın Tuna’nın yaptığı işten dolayı zaten iyi bir müzik dinleyicisi olarak doğmuşum... Annemle
babamı tanıştıran şey de müzikti. Annem o dönemler televizyonda sunuculk yaparken babam konuk
olarak gelmiş programına, orada tanışıp hoşlanmışlar birbirlerinden. Yani müziğin içine doğup da ondan
ayrı kalmak zaten olmazdı.
Aşkın Tuna gibi Türk müziğine damga vurmuş bir isimle aynı evde büyümek nasıl bir duyguydu? Müziğe
bakışını nasıl etkiledi?
Babam benim için müzikte bir zirve noktası, koca bir çınar. Onun gölgesinde olmak bir yandan
ferahlatırken diğer yandan büyük de bir sorumluluk yüklüyor. İyi bir şey yaptığımda “zaten arkasında
babası var” diyenler, yaptıklarım hedefine ulaşmadığında “babasına rağmen yapamadı” diyebiliyorlar.
Bu da ciddi bir paradoks...
“Fena Karıştım”da hem yorumculuğun hem de söz yazarlığınla yer alıyorsun. Kendi sözlerini
seslendirmek nasıl bir deneyimdi?
Küçük yaştan itibaren şiirlerle, şarkılarla büyüdüm. Duygularımı estetik şekilde dile getirmekten,
kelimelerle oyun oynamaktan hep keyif aldım. “Fena Karıştım” özellikle TikTok camiası ve Z kuşağı
tarafından çok sevildi. Ben kendimi ifade ettim; dinleyenler onda kendilerini buldu. Benimle aynı
duyguları paylaşan bir çok insan olduğunu bilmek ve bu duygulara tercüman olabilmek özel bir şey...
Lise yıllarında başlayan müzik serüvenin bugün profesyonel bir kariyere dönüştü. Bu süreçte seni en
çok ne zorladı, ne besledi?
Hâlâ pek çok şey zorluyor maalesef. Müzikte endüstri devrimi olmuş gibi hissediyorum; seri bir üretim
var, estetiğe ve güzelliğe verilen değer eskisi gibi değil. Bu sebeple bir şarkı çok öne çıksa bile kalıcı
olamıyor, en fazla bir yıl hit olup sonra unutuluyor. Bir de şarkılar Spotyfy gibi bazı müzik yayıncılarının
editörlerinin keyif ve insafına kalmış durumda. Bu durumun müziği tekelleştirdiğini düşünüyorum. Birçok
müzisyenin kaderi ve kariyeri, müzik dünyasının köşe başlarını tutmuş bir avuç insanın ellerinde...Beni
besleyense yaptığım işe ve güzel işlerin eninde sonunda bir gün anlaşılacağına olan inancım...
AĞUSTOS 2025